31 Temmuz 2012 Salı

YOLLARDA - I

Merhabalar, sanırım uzun bir yazı olacak ama inanın güzel şeyler var.
 Buralarda yokken nerelerde olduğumu size anlatacağım demiştim.Hadi bakalım bismillah deyip başlayalım :)
Temmuz ayı içerisinde güzel bir vazife için ailece yollara düştük.Babacığımız için memleketimizde de mevlit okutmak istedik.Bizler memleketimizi bilmeyiz ama babacığım aşığıydı oraların, zamanında çocukluğunu orada bırakmış gelmiş İstanbul'a. Köyünü, biricik annesini, oraların masum insanlarını... kısaca ardında bıraktığı anılarını çok anlatırdı bizlere.Küçükken gitmişliğimiz vardı elbette ki oralara.Ama onun gözünden asla bakamadık o küçük köye, onun gibi sevemedik o diyarları kaldı ki onun aşık olduğu yerleri beğenmiyor, 3-5 günlük ziyaretlerimizde bile söyleniyorduk.Babacığım  da biz köyde sıkılmayalım diye her gün farklı köylere,farklı piknik alanlarına hatta civar illere götürürdü bizleri.Bu gezmeler çok hoşumuza giderdi ama. Çocukluk işte...
Şimdi çok farklı oldu hepimiz için.Biz de çocukluğumuza döndük sanki.Oralarda babacığım canlandı hep gözlerimde.Onun çevik hareketleri, çalışkan tavırları,neşeli türküleri eşlik etti bana dolaştığım bahçenin avlusunda.Baba yadigarı evi ayakta tutabilmek için az çalışmamıştı oralarda babacığım.Küçük ellerimizle biz de ona az yardım etmemiştik.Hep türkü söylerdi babacığım köyünde,mutlu olduğunda yapardı bunu.Meğer ne kadar mutlu olurmuş o küçük köyünde.Gözyaşları içinde kalıyorum bunları yazarken, o yüzden duygusala bağlamamalıyım:)
Neyse...
20 kişi düştük yollara.Ben, eşim, kardeşim ve enişte aynı arabada yolculuk ettik.Yolculuk çok şükür çok çok eğlenceli geçti. 5.5 saatlik yolu 8 saatte gittik.Orada duralım bunu yiyelim, şurada duralım şunu içelim derken. Hatta eşimle beraber üniversite okuduğumuz şehre uğradık.Gece vakti bile sokaklarda öğrenciler vardı,ne güzel şehir,ne güzel anlarmış o zamanlar yaaa. Eşimle birbirimizi tanımadığımız zamanlarda yaşadığımız evlerin, yurtların önünde birlikte fotoğraf çekildik.Eşim hatta olayı abartıp 5 yıl boyunca kaldığı giriş kattaki evin ışığını ve perdesini açık görünce camını tıklattı.İçeride iki genç bir taraftan bira içip bir taraftan da tavla oynuyorlardı.Cama vurmadan önce sapık gibi bir müddet onları izledik.'Deli misin bu saatte' demelerimize aldanmadan bizimki çoktan evin camı önünde karabasan gibi dikildi.Gençler çok korktular,biraz da kafaları güzeldi sanırım,camı açmadılar tabi ki bizimkine.'İnsanlık ölmüş, bizim camımız herkese açıktı ( eşim ve arkadaşları eve giriş çıkışları camdan yapıyorlarmış)  diyerek geldi bizimki yanımıza.Hali çok komikti ya...

Fotoğraflara geçelim artık  değil mi?

                                           1 saat bile yol almadan mola verdiğimiz yer :)


Kaldığım yurt (çok güzel günlerim geçti,herkes yattıktan sonra gece müdüresi Fadik ablamızla ne güzel sofralar kurardık ya:) )

İki arkadaşımla beraber kaldığım ev ( öğrenci evi de ayrı bir tat valla) Bu arada bu resimde amma yüzsüz çıkmışım eşimle değil mi:)


Şimdilik bu kadar yetti bana arkadaşlar, valla fotoğraflarla uğraşması gerçekten zor, devamı bir sonraki yazımda.Görüşmek üzere...
Bu arada tık tık bahsettiğim aşık olup aldığım trenç üzerimde, gerçekten çok severek kullanıyorum. Bu sefer gerçekten gidiyorum. Hayırlı günler....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder